Hoşsâda-150


H O Ş S Â D A
“Âvâzeyi bu aleme Davud gibi sal,
Bâki kalan bu kubbede bir hoşsâda imiş”(Bâki) 
7 Kasım 2008 – 8 Zilkade 1429 Cuma …… sayı: 150

HOŞSÂDA… 150 Haftadır, aralıksız her hafta Cuma günleri devam eden mütevazı bir çalışma…

ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ  
‘Eğitim, Sevgi, Kardeşlik, Güven ve Fedakârlığın Buluştuğu Adres’ 



 SELAM’I YAYINIZ

Abdullah b. Amr b. As (ra) anlatıyor:
Bir adam, Sevgili Peygamberimiz’e (sav) “İslam’ın hangi özelliği daha hayırlıdır? diye sordu. Rasulullah aleyhisselam: “Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir” buyurdu. (Buhari)
“İMAN ETMEDİKÇE CENNET’E GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ SEVMEDİKÇE DE İMAN ETMİŞ OLMAZSINIZ. YAPTIĞINIZ ZAMAN BİRBİRİNİZİ SEVECEĞİNİZ BİR İŞİ SİZE HABER VEREYİM Mİ; ARANIZDA SELAM’I (ESSELAMÜ ALEYKÜM…) YAYINIZ.” (Müslim)
Güzel İsimleri’nden biri de “Selam” olan Allah Teala şöyle buyuruyor:
“Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını hakkıyla yapandır.” (Nisa,86)
Haydi yeniden ve yine SELAM’ı yaymaya ve hep birbirimize tanıdık tanımadık SELAM vermeye…
 
İMANINI ve ADALETİNİ ÖZLEDİĞİMİZ
HZ. ÖMER radıyallahu anh (Şehadeti; kasım 644)

İlk müminlerden ve Müminlerin emiri Ömer b. Hattâb radıyallahu anh… Müslümanlığını ilk olarak açıkça ilân eden, net ve tavizsiz insan, Hz. Ömer (r.a)… Rasulullah (sav)’ın el-Faruk yani Hakk ile batılı ayıran diye övdüğü Hz. Ömer (ra)… Adaletini özlediğimiz Ömer (ra)… İmanıyla, ilmiyle, salih ameliyle, ihlas ve samimiyetiyle, cihadıyla, cesaretiyle, siyasetiyle, idareciliğiyle ve adaletiyle önder insanlardan biri, Hz. Ömer radıyallahu anh…
İkinci Raşid Halife, İslâmı yeryüzüne yerleştirip, hakim kılmak için Resulullah (s.a.s)'in verdiği tevhidî mücadelede ona en yakın olan sahabilerden biri Hz. Ömer (r.a)… Kudüs, Suriye, Mısır, İran gibi önemli yerlerin Fatihi, Hz. Ömer (ra)… Bizansın ve Sasanilerin korkulu rüyası Ömer radıyallahu anh…      
Senden sonra oğlun Abdullah (ra) halife olsun dediklerinde, “Bir evden bir kurban yeter” buyurarak devlet başkanlığı ve yöneticiliğin ne kadar büyük bir sorumluluk ve vebal olduğunu dikkatlerimize sunan siyasette deha, mübarek insan, Hz. Ömer b. Hattab radıyallahu anh (Allah ondan razı olsun)…
  
HZ. ÖMER’İN BİR RÂHİBİN DURUMUNA AĞLAMASI

       - Hz. Ömer radıyallahu anh, bir râhibin yanından geçerken (herhalde bu hadise Şam’a sefer yaptığı zaman olmuştur) durdu ve rahibi çağırdı. Ona - “Bu müminlerin emiridir!” denilince rahib kilisesinden çıktı. Hz. Ömer (ra), hastalanmış, benzi beti kaçmış, yorgun, dünyayı terketmiş bir kişi ile karşılaşmıştı. Onu o halde görünce Hz. Ömer ağladı.
Hz. Ömer’e onun hristiyan olduğunu, onun için niçin ağladığını hatırlatan bir kişiye “Bunu biliyorum. Fakat ona acıdım ve Cenabı Hakk’ın (Gaşiye suresinin 3-4.) ayetlerini hatırladım. Onun yorgunluğuna, bitkinliğine rağmen, ateşe girecek oluşuna acıdım” dedi. Beyhaki, İbn Munzir, Hakim (Ebu İmran el-Cüveni’den) Kenz’ul-Ummal, 1/175. Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/49.
 
 HZ. ÖMER’İN CESARETİ ve KAHRAMANLIĞI

- “Hicret eden hiç kimseyi bilmiyorum ki, gizlice hicret etmesin. Ancak Ömer radıyallahu anh müstesnadır. O hicret etmek istediği zaman kılıcını boynuna, yayını da omzuna astı, elinde bir çok ok bulunduğu halde Kâbe’ye vardı. Kureyş’in ileri gelenleri de Kâbe’nin önünde oturuyorlardı. Yedi defa tavaf ettikten sonra makamın yanında iki rekât namaz kıldı. Sonra Kureyş’in halkalarına teker teker vararak, - “Burunları kırılasıcalar! Kim ki, annesi matemini tutsun, çocuğu yetim kalsın, hanımı dul kalsın istiyorsa, şu vadinin ötesinde benim karşıma çıksın!” dedi. Onun bu meydan okuyuşuna rağmen hiç kimse onun yoluna çıkmadı.Kenzü’l-Ummal, IV/387 (İbn Asakir, Hz. Ali’den). Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/5
 
İMAN MECLİSLERİ…

- Hz. Ömer bir veya iki arkadaşının elinden tutar ve “Kalk da gidelim, imanımızı artıralım” der ve sonra bir kenara çekilerek Allah’ı zikrederlerdi. [1]
- Biz Muaz’la beraber yürüyorduk. Bize “Oturunuz ve bir saat iman edelim!” dedi.[2]
[1] Kenz, I/207 (İbn Ebi Şeybe ve Le’lekâi, Ebuzer’den). [2] Ebu Nuaym, Hilye, I/235 (Esved b. Hilâl’den).

KUR’AN’I YAŞAYAN KİŞİ...
 

“Ya açar Nazm-ı Celîl’in, bakarız yaprağına,
Yâhut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin!
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fala bakmak için!” (Mehmet Âkif Ersoy)
Müslüman mıyız ? Evet. O halde okumamız gereken, okuduğumuzu yaşamamız gereken, yaşadığımızı tebliğ etmemiz gereken kitap Kur’an-ı Kerim’dir. Kuran; bizim varlığımızın biricik şartıdır. Kur’an’sız bir İslamiyet düşünmek, rûhsuz bir beden düşünmek gibidir.
Tarihi incelediğimiz zaman açıkça görmekteyiz ki; Kur’an’ı hayat rehberi-anayasa kabul etmiş milletler, yeryüzünde bağımsızlığını elde ederek, ilmi ve ekonomik yönden büyük bir kuvvet haline gelmiştir. Ne zaman ki; devlet yönetiminin ve halkın, Kur’an’ı rafa kaldırması, o milletin haysiyetinin kalmamasına sebep olmuştur.
Kur’an’dan uzaklaşmamız sonucu yeryüzündeki milletlerin peşinden sürüklenen ölü bir kitle olduk. Halbuki Cenab-ı Hak “Siz; insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.” (3/110) buyruğuyla biz Müslümanların olması gereken makamı bildiriyor.
O halde Kur’an’ı yaşayan bir kişi nasıl bir kul olur: * Kur’an bize bir hayat tarzı takdim etmektedir. Bu yaşam tarzı tamamen fıtrata uygun olmakla birlikte mutluluğun, huzurun, sevginin kısacası insanca yaşamanın sırrıdır.
* Kur’an bize kendi özel diyalektiğini verir. Biz olaylara Kur’an’ın perspektifi ile baktığımızda olayların sonucunu tahmin edebilir ve beklenen olay ortaya çıktığında apışıp kalmayız.
* Kur’an hayatı dar çerçeveden değil de geniş açılardan görmemizi sağlar. Böylece, aleyhimizdeymiş gibi görünen olaylarda bile bir hayrın saklı olduğunu ve bizim dar ufkumuzun, bilgi vâsıtalarımızın bunu kavramaktan aciz olduğunu öğretir.
* Kur’an insanları maddi değerlerin köleliğinden kurtarır ve gerçek anlamda özgürlüğe kavuşturur.
* Kur’an’ı yaşayan kişi; eşsiz bir direnme gücü kazanır. Baskı ve sıkıntılar karşısında eğilip bükülmez. Her olayın ardında saklı duran İlahi gücü bilir ve neticeyi ona havale eder.
* Kuran’ı yaşayan kişide ihtiras olmaz. Çünkü hırs, aşırı isteklerin ve tükenmez emellerin mahsulüdür. İnsan çalışır, sonucu Yüce Allah (c.c) verir.
* Kur’an’ı yaşayan kişinin değersiz geçen bir ânı yoktur. Şunu bilir ki, zaman kul için verilen en değerli hazinedir. Hazineyi çöpe atmak akılsızların işidir.
* Kur’an’ı yaşayan kişi ölümden korkmaz. Çünkü ölüm onun için bir son değil, bir başlangıçtır. Hem de çok güzel bir başlangıç. “HAYAT, ÖLÜMLE BAŞLAR.” (Mehmet Zahit Kotku –ra-)
* Kur’an’ı yaşayan kişi aşırı bir tutkuyla hayata sarılmaz. “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.” (6/32)
* Kur’an’ı yaşayan kişi, Allah’ın verdiği nimetleri yersiz şekilde israf etmez. Bilir ki bu nimetlerin hepsinin hesabını verecektir. Bu nimetlerden yararlanırken de onları insanlığın ve varlığın hayrına kullanır.
* Kur’an’ı yaşayan kişi Yüce Allah’ın kendisine verdiği nimetlerin bir kısmını Allah yolunda infak eder. Şunu bilir ki her şeyin sahibi mutlak Rabbimiz’dir. * Kur’an’ı yaşayan kişi sürekli çalışır, emek sarf eder. “İnsan için ancak çalıştığı vardır. Ve o, çalıştığının karşılığını görecektir.” (53/40)
* Kur’an’ı yaşayan kişi kimsenin çalışmasını karşılıksız bırakmaz. Kul hakkının ne olduğunu çok iyi bilir.
* Kur’an’ı yaşayan kişi bütün canlılara karşı sevgi besler. Hiçbir yaratığın canına kıymaz. .Çünkü, bütün mahlukatı yaratanın Allah (cc) olduğunu bilir. İnsan, zarar veren değil, faydalı olandır.
* Kur’an’ı yaşayan kişi öncelikle yeryüzünde Hakk’ın hakim olmasını ve batılın yok olup gitmesini ister. Bunun için çalışır, çaba gösterir: “Hakkı hakk olarak yerleştirmek ve batılı iptal etmek için...” (8/8)
* Kur’an’ı yaşayan kişi ruhunu ve bedenini bütün pisliklerden arındırır. Madde ve manasıyla temiz insandır, Kur’an’ı yaşayan kişi.
* Kur’an’ı yaşayan kişi yalan söylemez. Çünkü: “Muhakkak ki Allah, o israf eden ve çok yalan söyleyeni doğru yola iletmez.” (40/28) İkiyüzlülük yapmaz. “Allah, şehadet eder ki muhakkak ikiyüzlüler yalancılardır.” (63/1)
* Kur’an’ı yaşayan kişi gıybet etmez. “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gıybetini yapmayın! Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Ondan tiksindiniz değil mi?” (49/12)
* Kur’an’ı yaşayan kişi kimseyle alay etmez. “Ey iman edenler! Bir topluluk, bir toplulukla alay etmesin! Belki de onlar kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınlarla alay etmesinler. Belki de onlar kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi kendinize dil uzatmayın! Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın! İmandan sonra yoldan çıkmış olmak ne kötü isimdir.” (49/11)
* Kur’an’ı yaşayan kişi iftira etmez. Çünkü :“Allah’a and olsun ki, iftira ettiğiniz şeylerden dolayı sorguya çekileceksiniz.” (16/56) buyruğunu her an hatırında bulundurur.
* Kur’an’ı yaşayan kişi zulüm yapmaz ve zalime yardımcı da olmaz. “Ve Allah zalimleri sevmez.” (3/57) “Bu uyarıdan sonra zalimler gürûhu ile oturma.” (6/68) * Kur’an’ı yaşayan kişi edebsizliğin, fuhşun, ahlaksızlığın her türlüsünden kaçınır.
* Kuran’ı yaşayan kişi rüşvet almaz, haksız yere başkasının malına göz dikmez. “İnsanların mallarından bir kısmını, bile bile, günah işleyerek ele geçirmek için iş başındakilere yedirerek mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin!” (2/188)
* Kuran’ı yaşayan kişi haksız ve haram yoldan kazanç sağlamaz. Özellikle faiz sistemini reddettiği gibi faizin İslam’a karşı açılmış bir savaş olduğunu da bilir. Faizsiz bir sistemin kurulması için çalışır. “Ey iman edenler, faizi kat kat alarak yemeyin. Allah’tan korkun ki felaha eresiniz. Kafirler için hazırlanmış olan ateşten de sakının!” (3/130,131)
* Kuran’ı yaşayan kişi cihad etmek zorundadır. Cihad etmeyenlere Allah’ın gazabı ve bunun yanı sıra da zillet vardır. “Cihad edip Allah yolunda hicret edenler... İşte onlar Allah’ın rahmetini umabilirler.” (2/218) “Bizim yolumuzda cihad edenleri, Biz dosdoğru yollarımıza iletiriz.” (29/69)
Kısaca, Kuran’ı okuduktan sonra artık başkalarının kulu, kölesi, bağlısı, hizmetçisi ve emir eri olmak yerine, herkesin önderi, rehberi, örneği ve lideri olmalıyız. Başkalarına yalvartmak yerine onların imdadına koşmalıyız. İçimizdeki kompleksleri dizginlemeliyiz. Ve topluca, okuduğumuz Kuran’ın buyruklarına koşmalıyız.
                                                                   (MUHAMMED KUTUB’un Kuran’ı Nasıl Okuyalım isimli eserinden faydalanılmıştır)


  Hoşsâdalar   

bilinmezi bilir, kendini bilen...
 
 

HAYDİ NAMAZA!

haberler
 
Bize burdan ulaşabilirsiniz...
 
HOŞSÂDA MESSENGER
Üye ol! Sen de kazan!
 
 
46889 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol